Home / Uncategorized / 23 yaşındaki kız 45 yaşında kadın çıktı

23 yaşındaki kız 45 yaşında kadın çıktı

Emre, 28 yaşında, İstanbul’un hareketli sokaklarında yaşayan bir grafik tasarımcıydı. Hayatının büyük kısmı ekran başında geçiyor, sosyal medya ise hem iş hem eğlence aracı oluyordu. Bir akşam, Instagram’da gezinirken “Ceren” adlı bir profille karşılaştı. Profil resmi, gülümseyen, enerjik bir genç kızı gösteriyordu: 23 yaşında, seyahat tutkunu, kahve bağımlısı. Biyografisi neşeli ve samimiydi; Emre’nin ilgisini çekti. Birkaç beğeni, ardından cesaretini toplayıp attığı bir mesajla sohbet başladı.
Ceren, yazışmalarda tam Emre’nin hayal ettiği gibiydi. Espri anlayışı yerinde, hayattan keyif alan, özgür ruhlu biri. Günler haftalara döndü; her akşam yazışıyor, müzik zevklerinden hayallere kadar her şeyi paylaşıyorlardı. Ceren, yüz yüze buluşma önerilerine hep nazikçe kaçamak cevaplar veriyordu: “Yoğunum, belki yakında!” Emre, bunu gençlik hevesine ve çekingenliğe yoruyordu. Ama içinde bir merak da büyümeye başlamıştı.
Bir gün, Ceren’in paylaştığı bir hikayede bir detay gözüne çarptı. Fotoğraftaki bir kafe, Emre’nin sık gittiği, biraz eski moda bir yerdi. Gençlerin pek uğramadığı, daha çok orta yaşlıların takıldığı bir mekan. “Ceren orda ne iş yapar?” diye düşündü. Şüphe tohumları ekilmişti. Biraz dedektiflik yapma zamanı gelmişti.
Emre, Ceren’in paylaşımlarını daha dikkatli incelemeye başladı. Fotoğraflarda hep filtreler vardı, yüz net değildi. Sesli mesajlarda ise sesi genç gibi gelse de, bazen kelimeler, üslup, 90’ların pop kültürüne göndermeler… Bir şey ters geliyordu. Google’da tersine görsel aramayla Ceren’in profil fotoğraflarını tarattı. Sonuç: Fotoğraflar, başka bir ülkeden bir influencer’a aitti. Kalbi hızlandı. “Kim bu Ceren?”
Sonunda, buluşma konusunda ısrarcı oldu. Ceren, önce direndi, ama Emre’nin kararlılığı karşısında bir kafe buluşmasına razı geldi. Emre, buluşma yerine erken gitti, kalbi güm güm atıyordu. Dakikalar geçti, Ceren’den mesaj: “Dışarıdayım, mavi ceketliyim.” Emre kafeyi taradı. Mavi ceketli biri vardı, ama bu… 20’li yaşlarında bir kız değildi. Karşısında, 40’lı yaşlarının ortasında, bakımlı ama yorgun görünümlü bir kadın duruyordu.
Kadın, Emre’nin yanına yaklaştı, utangaç bir gülümsemeyle, “Merhaba, ben… Ceren,” dedi. Emre’nin kafası karışmıştı. “Ama sen… 23 yaşında değil misin?” diye sordu. Kadın iç çekti, gözleri yere indi. Gerçek adı Ayşe’ydi. 45 yaşında, iki çocuk annesi, boşanmış bir muhasebeci. “Genç hissetmek istedim,” dedi. “Sosyal medyada başka biri olmak… Özgürleştiriciydi. Seninle konuşmak, o eski enerjiyi hissetmek güzeldi. Özür dilerim.”
Emre, önce öfke hissetti, sonra şaşkınlık, en sonunda da garip bir anlayış. Ayşe’nin hikayesini dinledi. Yıllarca ailesi için yaşamış, kendini unutmuştu. Sosyal medya, onun kaçış alanı olmuştu. Emre, yalana kızgındı ama Ayşe’nin samimiyetine de kayıtsız kalamadı. “Keşke baştan dürüst olsaydın,” dedi. “Belki yine konuşurduk.”
Kafe masasında sessizlik oldu. Emre kalktı, nazikçe vedalaştı. Eve dönerken düşündü: Ekranlar, insanları hem yakınlaştırıyor hem de gerçekleri bulanıklaştırıyordu. Belki de asıl mesele, kiminle konuştuğun değil, neyi paylaştığındı. Ama bir şey kesindi: Bir daha sosyal medyada tanıştığı birine bu kadar kolay güvenmeyecekti.

Hikaye, sosyal medyanın iki yüzlü doğasını ve insan ilişkilerindeki güven meselesini vurgulamak için yazıldı. İstersen daha dramatik ya da komik bir tonda yeniden yazabilirim!

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir